Bir Mimarın Deprem notları…

 Bir mimarın deprem notları…


Ülke olarak yaşadığımız yıkıcı depremin ardından Adıyaman, Kahramanmaraş, Gaziantep ve Hatay’da yardımlarda ve mesleki olarak incelemelerde bulunmak için bölgede geçirdiğimiz süre içerisinde aldığım teknik tespitleri özetlemeye çalışacağım. Acıları kıyaslamak gibi algılanmasını istemem lakin daha önce gördüğüm depremlere kıyasla çok büyük bir felaketle karşılaştık, en son geldiğimiz Hatay’da gördüğüm manzarayı kelimelerle ifade etmek zor.

Bölgede gördüğüm ve tespit ettiğim sorunlarla birlikte, çözümlerini de aktarmaya çalışacağım;

Zemin Etkisi


Sorun : Bölgenin zemin yapısının zayıf olduğu yerlerde ,sağlam zemine ulaşılmadan ve gerekli önlemler alınmadan inşai faliyetler sonucu yeni olmasına rağmen yıkılan yapılar var. Zemindeki sıvılaşmanın çok net şekilde yüzeyde hissedilen Gölbaşı ilçesinde, binaların gömüldüğünü gözlemledim. Hatay’da da yer yer bu durumlarla karşılaştım.

Çözüm : Her türlü zeminde ilgili meslek gruplarının ortak çalışma yürüterek gerekli önlemler sonrasında yapı yapılabilir.

- Şehrin bir bölgesinin planlaması yapılırken, zemin verilerine göre planlama yapılması

- Zemin verilerine göre kat yükseklikleri belirlenmesi

- Zeminde yapılacak iyileştirme uygulamaları , ilgili mühendislik disiplini ile belirlenmelidir, buna göre uygulama yapılmalıdır.

Betonda Oluşan Sorunlar:

Sorun : Yıkılan binalardaki betonu incelediğimizde, betonun yandığını ve betonun mukavvemetini kaybettiğini gördüm. Beton mukavvemetini kaybetmesi sonucu taşıyıcı özelliğini yitirmiş malesef yıkım kaçınılmaz olmuştur.

Çözüm : Beton yanması yani betonun susuz kalması sonucu bünyesindeki hızlı değişimle oluşan dış ve iç yüzeyde çatlakların (rötre) ve kırılmaların oluşmaması için;

- Beton dökümü sonrası, sabah-akşam güneşin olmadığı vakitlerde sulama yapılmalı. (Bu iş bekçiye bırakılacak basit bir iş değildir. Bekçinin işi inşaatın güvenliğini sağlamaktır. Sulama işi ,teknik ve çok ciddi bir iştir.)

- Sulama yapılırken yapılan en büyük hata döşemenin bolca sulanmasına rağmen, kolonların yüzeysel sulanmasıdır ki, döşeme betonları sağlamlığına kavuşurken kolonlar zayıf kalmaktadır. Kolonların da yeteri derecede sulanması gerekir.

- Sıcaklığın belli dereceyi aştığı durumlarda beton sulamasının yanı sıra kolonlar ve döşemede çuha ve benzeri örtüler kullanılarak betonun nemli kalması sağlanmalıdır.

- Soğuk yerlerde betonu dondan korumak için beton katkıları kullanılmalı ve beton battaniyesi kullanılmalıdır. (Gölbaşında inşaat halindeki bir binada döşeme betonu atılmıştı,orada beton içinden buzların sarktığını gördük)

Sorun : Beton dökümü esnasında ilave su atılarak betonun yapısının bozulması.

Çözüm : Beton dökümü esnasında yoğunluğuna bağlı olarak santalden gelen betonun işçiliğin kolay olması adına sulandırılması önlenmelidir. Bu işlemler yapılırken mevzuattaki gibi ilgili teknik personel kontrolünü sağlamalıdır.

Sorun : Betonda soğuk derzin oluşması.(Soğuk derz : Beton parçalar halinde dökülmesi durumunda birleşim yerlerinde oluşan tutunma eksikliği) Binaların yıkılmasında çok büyük etkisi var.

Çözüm : Saha beton organizasyonun iyi planlamasının yanı sıra

- Kolon ve kirişlerin birlikte dökülmesi

- Soğuk derz oluşuma sebeb bir durumda teknik tedbirlerin alınarak işleme devam edilmesi (kademeli beton dökümü, nemlendirme vb gibi)

- Devam eden kat birleşim yerlerinde ve yüzeylerin çok iyi temizlenmesi, kalıp içinde yabancı bir malzeme olmaması sağlanmalıdır.

Döşeme Sisteminden Kaynaklı Sorunlar:

Sorun : Yapılarda kullanılan özellikle asmolen döşeme sisteminin gösterdiği kötü performans sonrası oluşan yıkımlar.

Çözüm : Kişisel olarak kendi tasarımlarımızda 2018 yılından itibaren asmolen döşeme kullanmıyoruz, genelde kirişli döşeme kullanıyoruz. Asmolen döşemenin kullanılmaması gerekir. Asmolen döşemenin ağır olması binaya ekstra yük getirmesi ve buna bağlı olarak kolon yapısının zayıf kalması sonucu çökme riskinin yüksek olması. Yıkılan yapılarda bunu gözlemleyebiliyoruz.

Asmolen ve mantar döşemelerde bina yıkılmalarında yaşam üçgeni oluşması zor olduğundan deprem bölgesi olan ülkemizde kullanılmaması tercih edilmelidir. Özellikle yüksek katlı yapılarda.

Genel Sorunlar ve Tespitler :

Sorun : Konsol çıkmalar! Binaya getirdiği yükten dolayı beton yorulması sebebiyle oluşan yıkımlar. Bölgede zemin kat üstü katlarda çıkma yapılmış binalarda zemin katların yok olduğunu, diğer katların yıkıldıklarını ve ağır hasar aldıklarını gördüm.


Çözüm : Yönetmelikler ve plandan gelen kararlardan dolayı ilave alan kazanmak için kullanılan binanın dört tarafından yapılan kontrolsüz çıkmalardan deprem bölgelerinde vazgeçilmeli. Örnekleyerek burayı biraz detaylandıracağım ; İstanbul boğaziçi alanında kalan bölgede, plandan gelen taks değerinin düşük olması nedeni ile çıkmaların sınırları zorlayarak çok yapılmasını doğru bulmuyorum. Zemin oturumu (Taks) %15' lerden 20' lere çekilerek konsoldan vazgeçilebilir ve vazgeçilmelidir. Bu bölgelerdeki uygulamalarda konsoldan kaynaklı tasarımsal sorunlar da ortaya çıkmaktadır. İllaki ‘konsol yapılmasın ‘şeklinde anlaşılmasın, belli standartlarda yapılabilir. Bu konuyu İstanbul’un ve diğer deprem bölgelerindeki belediyelerin bir an önce ele alması gereklidir.

Sorun : Asimetrik tasarımlı yapılarda oluşan burkulmalara bağlı yıkımlar.

Çözüm : Asimetrik bina tasarlarken bina yüklerinin ve oluşabilecek burkulmaların inşaat mühendisi ile eş zamanlı tasarım sürecini yürüterek doğru çözümlerle uygulamaya gitmek.

Sorun : Bina giriş kapılarının mevzuata uygun olmaması. Bina kapıları içe açıldığından deprem anında binadan kaçmak için zemin kata ulaşıldığında kapının kasmasından dolayı çıkış yapılamamış, merdiven çökmeleri meydana geldiği için bir çok insan burada hayatını kaybetmiş.

Çözüm : Mevzuatlarda tanımlanmış olmasına rağmen uygulamada yapılmadığını görüyorum, Bina dış kapılarının dışa açılması ve yangın yönetmeliğine uygun olması mümkünse kırıldığında zarar vermeyecek nitelikte bir insanın geçebileceği kadar cam yüzeyi olmalıdır.

Sorun : Bina parapetlerinin tuğla, biriket vb. gibi malzemeden yapılması. Deprem anında betona bağlantısı olmadığında çatı ve balkon parapetlerinin çökmesi. Mevzuatlarda tanımlı olmasına rağmen dikkat edilmemiş önemli bir detay. Binadan can havli ile çıkan insanların üzerine düşen tuğla vb gibi malzemeler hayati risk oluşturmuş.


Paraeptlerin tuğla malzemeden yapılması sonucu tutnamayarak yıklıması ve arabaya verdiği zarar!

Çözüm : Öncelikle mevzuatlara uyulması gerekir. Çatı saçak uçlarına parapet yapılmamalı yapılacaksa döşeme betonu ile bağlantılı perde veya profil ile imal edilmelidir. şeklinde imal edilmelidir.

Tespit : Kısa kolon etkisine bağlı yıkımlar.

Tespit: Kolon sisteminin tek yönlü çalıştırılması.

Tespit: Demir donatının kalitesiz olması. Eski binalarda nervürsüz demir kullanılmış, yeni binalarda betonla demirin birbirine tutunmasını sağlayan nervürün dişlerinin sıyrılması. Burada kullanılacak olan malzemenin kalitesinin denetlenmesi gerekir.

Tespit : Demir donatıların etriye aralıklarının doğru olmaması. Özellikle sıklaştırma yapılması gereken yerlerde yıkılan veya ağır hasar alan binalardaki uygulamalarda seyrekleştiğini gözlemledim.


Tespit : Bölgedeki en çok karşılaştığımız sorunlardan biri kolon ve kiriş birleşim yerlerinin bağlantısı hatalı yapılmış, yıkıma ve ağır hasara neden olmuş.

Deprem bölgesinde bir mimarın gözünden teknik detayları kısmen dilim döndüğünce aktarmaya çalıştım. Ülke genelinde ustasından mühendisine geçmiş ezberleri bir tarafa bırakarak herkes kendini güncellemeli ve bir daha böyle bir afet yaşanmaması için gerekli önlemleri hep birlikte almalıyız.

Yaşanan acıyı tarif etmem mümkün değil lakin orda çevresinden 24 kişiyi kaybetmiş bir gençle sobetimiz esnasında söylemiş olduğu söz, bir çok şeyi ifade etti…

“ O kadar çok acı var ki, kendi acımıza üzülmeye utanıyoruz”

Vefat edenlere rahmet, hastalara şifa, kalanlara sabırlar diliyorum.

Mimar Bayram Çevik


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BAYRAM ÇEVİK kimdir?

Deprem !